24 Kasım akşamı, 21. Yüzyıl Türkiye Başkanı Dr. Haldun Solmaztürk, Bilkent Uluslararası Güvenlik ve Strateji Seminerleri (BUGSS) çerçevesinde Bilkent Otel’de misafir konuşmacı olarak bir sunum gerçekleştirmiştir.
“Where is the way out of chaos and misery in Iraq and Syria: Zero-Sum versus Positive Sum” başlıklı sunumuna, 11 Eylül 2001’de Dünya Ticaret Merkezi ikiz kulelerine düzenlenen, yapısı ve ölçeği itibariyle dünyada benzeri görülmemiş terörist saldırıların etkileri ile başlayan Dr. Solmaztürk, saldırıya verilen yanıtın, ‘Teröre Karşı Savaş’ ya da Ortadoğu’da ‘yapıcı istikrarsızlık’ olarak belirlenen agresif bir strateji ile verildiğini belirtmiştir. Bu arada ‘Orta Doğu’ terimi, kapsamı ve stratejik anlamı bakımından çeşitli dönüşümler geçirmiş: ‘Büyük’ Ortadoğu’yu takip eden ‘yeni’ Ortadoğu terimi ortaya çıkmıştır. ‘Yeni’nin bugün karşı karşıya olduğumuz bölge gibi ideolojik, etnik ve ‘ulusal’ farklılıktaki cephelerin karşı karşıya geldiği mezhep ve partilerle derinden bölünmüş olacağını az sayıda uzman öngörebilmiştir.
Dr. Solmaztürk’e göre bölgenin bu duruma gelmesinin temelindeki sebepler 23 Mayıs 2003 tarihli ‘Koalisyon Geçici Otoritesi’nin 2 numaralı emri neticesinde Irak ordusunun dağıtılmasına ve sonuç olarak Irak ve Şam İslam Devleti (DAEŞ) örgütünün ortaya çıkmasına dayanmaktadır. Bunu 2011’deki Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin Libya hakkındaki 1973 sayılı kararına dayanan Suriye krizi takip etmiştir. 1973 karar mektubu basitçe ‘sivilleri korumak için gerekli tüm araçların’ kullanılmasına izin vermiş ancak NATO’nun ve üye ülkelerin eylem ve operasyonları hem bu karar mektubundan hem de ruhundan çok ileri gitmiştir. Bu durum, Suriye’nin kaderini mühürlemiş, Arap Baharı’nı umut verici bir Kürt Baharı’na götüren son derece sert bir kış haline getirmiştir.
Soruları cevaplamadan önce, Dr. Solmaztürk, Ortadoğu için yeni bir haritadan ziyade, bu karmaşanın içinde tüm problemleri çözecek yeni bir modus vivendi olması gerektiğini belirtmiştir. Bunun için, ‘bölgede karışıklığı kim temizleyecek’ sorusunun ele alınması gerektiğini, ve geriye bakıldığında, çözüm şemasının artı-toplamlı oyun yaklaşımına dayalı olması gerektiğini belirtmiştir.