Dış Politika ve Barış Araştırmaları Merkezi’nin düzenlediği Bilkent Uluslararası Güvenlik ve Strateji Seminer serisinin 19 Mart’ta düzenlenen toplantısında Ekonomi ve Dış Politikalar Merkezi Başkanı Sinan Ülgen ve Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden Prof. Dr. Ersel Aydınlı “Is Turkey at a Crossroads with its Allies?” ve “Western Choices on Turkey: Get it Right or Lose It” başlıklı sunumlarıyla misafir konuşmacı olmuşlardır.
Sinan Ülgen “Türkiye, Müttefikleriyle Yol Ayrımında mı?” başlıklı sunumunda, onyıllardır Türkiye’nin Batı’daki konumunu pekiştirme arzusuyla şekillenen Türk dış politikasının, artık Ankara’nı daha fazla stratejik özerklik kazanma niyetiyle dönüşmekte olduğunu vurgulamıştır. Ülgen, hem Batı hem de Türkiye için gelişmekte olan politikalar sonucu ortaya çıkan zorluklara ve tarafların bu zorlukların üstesinden nasıl gelebileceğine değinmiştir.
Türkiye’deki mevcut dış politikanın iç politika unsurlarına sahip olduğunu ve bunun Batı ile ilişkiler üzerinde etkileri olduğunu vurgulayan Ülgen, Batı’nın Türkiye’deki bu eğilime karşılık veremediğini belirtmiştir. AB yönünden bakıldığında, özellikle demokratik normlar ve insan hakları kriterleri ışığında, Türkiye ile hangi yönde gidileceği konusunda meydana gelen bazı sorunları gündeme getirmiştir. ABD-Türkiye ilişkileri ile ilgili olaraksa, geçmişte ikili ilişkilerin normalleşmesine yardımcı olan sağlam aktör ve kurumların eksikliği nedeniyle hiç bu kadar büyük bir güven açığı olmadığını belirtmiştir.
Prof. Dr. Aydınlı, Batı ile ilişkilerdeki sorunların temellerini detaylı olarak ele aldığı sunumunda, ideolojiden daha başka sorunlar olduğunu ancak Batı’nın sadece buna odaklanmasının stratejik değişiklikleri zorlaştırdığını belirtmiştir. Bu durum, Batı’nın Türkiye siyasetindeki yapısal değişimleri anlayamadığı bir stratejik anlaşmazlığa yol açmaktadır. Prof. Dr. Aydınlı, Türkiye’nin artık daha güçlü bir ülke olduğunu ve bu nedenle iki tarafın ilişkisinde de bir değişimin olması gerektiğini vurgulamıştır.
Ayrıca Prof. Dr. Aydınlı, Türkiye açısından, Batı’nın kısa vadeli gözlemlerden ziyade uzun vadeye odaklanması gerektiğine değinmiştir. Batı Türk dış politikasını daha yapısal bir şekilde düşünmeli ve farklı yorumlamalı, Türkiye de farklı dış politikalara ve farklı tepkilere ihtiyaç duymaktadır.
Seminer, katılımcıların Türkiye-Batı ilişkilerindeki unsurlar ve yakın gelecek öngörüleri üzerinde daha fazla durdukları aktif bir soru-cevap oturumu ile sona ermiştir.